Kara Harp Okulu Mezuniyet Töreni’nin ardından subaylık yemini okuyup ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diyerek kılıç çatan teğmenlere başlatılan soruşturmadan 5 teğmen ile 3 disiplin komutanına “Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası” verildi.
İhraç kararını ilan eden Milli Savunma Bakanlığı, gerekçesini teğmenlerin avukatlarıyla paylaştı.
‘ÇOK CİDDİ BİR USUL HATASI VAR’
Teğmenlerin avukatlarından Mustafa Güler, Gazete Pencere’den Caner Taşpınar’a konuştu. Avukat Güler, “Bu karar büyük ihtimalle lehimize çıktı, YDK üyelerine bugüne kadar yapılan baskıyla buraya geldi” dedi.
“Yüksek Disiplin Kurulu’nun müvekkillerimizin Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ayrılmaları yönünde vermiş olduğu karar, bizce hukuka aykırı bir karardır” diyen Avukat Mustafa Güler, kararı usul yönünden şöyle değerlendirdi:
“Savunmalarımızda da çok ayrıntılı belirttiğimiz gibi usul hataları vardı her şeyden önce… Amirlerin kanaatleri değiştirilmişti. Biz bunu dosyadan tespit etmiştik. Önceki kanaatlerin dosya içine alınması için yazı yazdık. Yüksek Disiplin Kurulu bu talebimizi ‘diğer talepleri reddedilmiştir’ diyerek geçmiş. Esasa dair çok önemli bir konuydu çünkü amirlerin yoluyla gelmişti bu dosya.
Yüksek Disiplin Kurulu’na üç şekilde gelebiliyor dosya, ya birinci ve ikinci sicil amiri gönderebiliyor, ya Kara Kuvvetleri Disiplin Kurulu önüne gelen bir olayda disiplinsizlik görüyor kendisi resen dosya yapılmasını isteyebiliyor, ya da genelkurmay başkanı isteyebiliyor.
Burada çok açık olarak amirlerinin kanaati yoluyla geliyorsa ve o kanaat değiştirilmişse baştan itibaren zaten çok ciddi bir usul hatası vardı. Ve bu hata sadece ve sadece bir cümleyle ‘avukatların diğer talepleri reddedilmiştir’ diyerek geçiştirilebilecek bir şey değil. Ret gerekçesi, bu kararın içerisinde yazmalıydı. Usul yönünde böyle…”
‘BASKI 5’E 4 İLE AÇIK HALE GELDİ’
Avukat Mustafa Güler “Bu karar ölçülü de değil. Bu karar, bir insanın geçim kaynağını mağdur edecek, bütün hayatının yönünü değiştirecek ve emeğini yok edecek ölçüde ağır bir karar olmamalı” diyerek kararı “esas” yönünden ise şöyle anlattı:
“Esasa gelince müvekkillerimize tören içerisinde subaylık yemini etme teklifine yönelik reddedildiği yönünde bir emir verilmiş evet. Amirleri de bunu kabul ediyorlar ama ‘tören sonrasına ilişkin bir emir vermedim’ diyor. Amirleri bunu söylüyor. Zaten amirleri sırf bu nedenle atıldı. O üç amir tören sonrasına ilişkin emir vermedikleri için atıldılar. Dolayısıyla bu iki karar birbiriyle çelişkili… Birine ‘Neden emir vermedin?’ diğerine de ‘Verilen emre neden uymadın?’ deniyor. Bu akla mantığa aykırı bir durum. Esas bakımından da böyle bir sıkıntılı durum var.”
9 üyeden oluşan Yüksek Disiplin Kurulu’nun 5’inin “ihraç” yönünde karar verip 4’nün ise ihraca karşı çıkmasına değinen Avukat Güler, kurula dönük siyasi baskıyı ise şöyle açıkladı:
“Kararın 5’e 4 olarak çıkmış olmasını da çok önemsiyorum. Herhalde daha önce çıkmış böyle bir karar yok. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin siyasilerin ya da bürokratik kademedeki kişilerin yürütülmekte olan bir disiplin yargılamasına ilişkin açıklamalarının disiplin yargılamasını yapacak olan kişiler üzerine baskı yaratacağı bunun da adil yargılama hakkını ihlal edeceğine dair kararlarına savunmalarımızda yer verdik. Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Sayın Milli Savunma Bakanı’nın ve başkaca siyasilerin yapmış olduğu teğmenlerin atılması yönündeki açıklamalar, tabi ki terfileri, atamaları, tüm özlük hakları Sayın Cumhurbaşkanı’nın, Sayın Milli Savunma Bakanı’nın inisiyatifinde olan Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri bakımından bir baskı unsuru olmuştur. Bu açıklamalar onlarda mutlaka bir baskı yaratmıştır. Bu baskıya rağmen 4 tane karşı oy çıkmışsa, buradan zaten bizim haklı olduğumuz ortadadır. Başka hiçbir şeye gerek yok.
Bizim düşüncemiz muhtemelen oy birliğiyle ceza verilmesine yer olmadığı şeklinde bir kanaat oluştu, baskı yapa yapa bu 5-4’e kadar indirildi. Aradan geçen 15 gün içerisinde bunun ancak böyle olmuş olabileceğini düşünüyoruz.
Bu süreçte eğer Yüksek Disiplin Kurulu üyeleri üzerinde bir baskı yaratılmamış olsaydı, muhtemelen oy birliğiyle ceza verilmesine yer olmadığı kararı ya da oy çokluğuyla ceza verilmesine yer olmadığı kararı çıkabilirdi. Baskının 5’e 4 ile açık hale geldiğini görüyoruz.”
TEĞMENLERİN İHRACINI BAŞKAN DA İSTEMEMİŞ
Yüksek Disiplin Kurulu’ndaki askerlerin görevlerine ve tecrübelerine dikkat çeken Avukat Güler, teğmenlere sahip çıkan 4 oyun farkını şu sözlerle anlattı:
“En kıdemli üye ve korgeneral olan Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı’nın, kuruldaki tek hukukçu üye olan Hukuk Hizmetleri Başkanı’nın, Yüksek Disiplin Kurulu’ndan sorumlu olan Personel Sicil Kıdem Şube Müdürü Albay’ın karşı oy yazmış olması çok önemlidir. Diğer oy kullananlar lojistik başkanı, istihbarat başkanı, harekat başkanı, personel başkanı gibi bürokratik diğer kademelerdeki kişilerdir.
Burada bir disiplinsizlik var ise 50 yıla yakın süredir bu üniformayı giyen Yüksek Disiplin Kurulu’nun Başkanı Korgeneral bunu göremiyor mu? Ondan daha iyi bunu tespit edecek askeri tecrübesi olan var mı? Yok. Ne kurulda var, ne de bizim aramızda var.
Karşı oy yazısında şöyle deniyor, elbette disiplin önemlidir, teğmenler de bu yemini etmek usulüne göre sıralı amirlerine başvurmuşlar, bu suç değildir. Kaç kez başvururlarsa vursunlar önemli değil çünkü usulü uygun kullanmışlar. Bu noktada ‘Kaç kez başvurmuşlar’ diye eleştiriler vardı ancak bunun bir disiplinsizlik olmayacağı karşı oy yazısında belirtiliyor. Bunların reddedilmiş olmasına rağmen törenden sonra yemini okumaları bir disiplinsizlik değildir, çünkü kendilerine verilmiş açık bir emir yok bu konuda, diyor karşı oy yazısı…
50 YILLIK ASKER ŞERH DÜŞTÜ
Karşı oy yazısındaki ifade şöyle; ‘Resmi törende yönergede yer alan andın okunduğu, resmi tören bitiminde söz konusu andın okunmayacağı yönünde malum ve muayyen hale getirilmiş hizmete ilişkin bir emrin bulunmadığı…’
Öte yandan Silahlı Kuvvetler’den ayrılsın diye oy kullanan 5 üyenin kararının gerekçesinde de ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sözünün ve yemin metninin içerik olarak hiçbir şekilde suç olmadığı söyleniyor. Burada bir çelişki var, bu metinde ve bu sözlerde bir suç unsuru yoksa o zaman neden Türk Silahlı Kuvvetleri yıpratılmış olsun ki?
‘Teğmenler atılsın’ diyenlerin kararında şöyle deniyor, ‘Milli Savunma Üniversitesi tören yönergesinden kaldırılan andın, resmi tören dışında okunması olgu olarak disiplinsizlik şeklinde değerlendirilemez.’
Kararda özetle diyor ki, andın içeriğinde sorun yok, ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ demekte sorun yok, resmi törenden sonra okumakta da sorun yok ama ‘tek başınıza okusaydınız’ diyor, başka bir şey demiyor. Bu mantıksız, bir şey bir kişi için suç değilse 100 kişi birlikte yaptığınız zaman da suç olmaz.
Ben kararın idari yargı tarafından söylediğim hususlar ve savunmalarımız gözetilerek iptal edileceğini düşünüyorum.”
‘SİYASALLAŞTIRSAYDIK, REKLAM YAPMAK KOLAY OLURDU’
Avukat Güler, süreci siyasallaştırmadıklarını ve yine de reklam yapmakla suçlanmalarını çelişki olarak vurgulayıp şunları anlattı:
“Bir kısım medya bizim müvekkillerimizle ilgili bazı haberler yapıyor. Bu haberler tabi medyanın aldığı bilgiler üzerine kendi yorumlarını eklemesiyle oluşuyor. Bu müvekkillerimize zarar verme noktasına gelince biz de bir açıklama yapmak zorunda kalıyoruz ki, zaten yaptık.
Eğer ki biz bu konuyu siyasallaştırsaydık, reklam yapmak kolay olurdu. O reklama daha müsait bir alandı. Ama biz şimdi konuyu siyasallaştırmadığımız için eleştiriliyoruz. Ve ‘reklam yaptı’ diye eleştiriliyoruz. Siyasallaştırsaydık, daha kolay reklam olurdu herhalde… Ayrıca bazı eleştiriler artık eleştiri sınırının çok ötesinde bizi suçlayıcı hale geldi. Şöyle ki, müvekkillerimize değil de Milli Savunma Bakanlığı’na çalışmışız gibi yazılar gerçekten çok üzücü… Savunmalarımız ortada… Biz bu süreçte siyasilerin açıklamalarının dahil hepsine sürece zarar verdiğini, yargılamayı etkilediğini belirterek hep karşı durduk. Bu dosyalarda avukatlık yapmak sadece hukuk bilgisiyle olan bir iş de değildir aynı zamanda. Bu dosyalarda avukatlık yapmak, maalesef tehlikeli işler olarak da kabul ediliyor. Avukatlar bu dosyaları kabul etmiyor, biliyor musunuz? Biz böyle bir dönemde müvekkillerimizin siyasi olmayan bir ritüel için ‘bunu siyasi mesaj vermek için yaptılar’ diyemeyiz, bunu bizden kimse beklemesin. Müvekkillerimizin amacı siyasi değil zaten. Onlar Atatürk’e olan bağlılıklarını ifade etmek istiyorlar. Herhangi bir kesime mesaj verme niyetleri yok bunda. Biz bunu siyasallaştırırsak o zaman müvekkillerimize ihanet etmiş oluruz. Eğer biz bunu siyasallaştırmış olsaydık, bu karar 4 karşıt oyla da çıkmazdı. Hatta, bu karar büyük ihtimalle lehimize çıktı, baskıyla buraya geldi, baskı olmasaydı, bize bu dosyada Yüksek Disiplin Kurulu ceza verilmesine yer olmadığı kararı vermişti.
Bizim derdimiz gazetecilerle değil. Bizim de medyadan beklentimiz bir 22-23 yaşında gencecik çocukların geleceğini korumaya çalışıyoruz. Biz onları hükümetle kavga ettirmeyiz. Öyle bir niyetleri yok, biz de o yola sokmayız onları… Bu doğru da değil.”
More Stories
Kar yağışı bir anda başladı: Koca şehir bembeyaz oldu
3 gün havalandırma boşluğunda saklandı! AVM hırsızı böyle yakalandı
O şehirde okullar 1 gün tatil edildi